zamanında kafasının yerinde kocaman
eski bir radyo olan
küçük ama kalbi dev gibi
bir oğlan vardı
ve onunla dalga geçmekten geri durmayan
senin benim gibi kafası normal
yüreği şeytan arkadaşları
ona ‘Radyokafa’ adını takmışlardı
Radyokafa hiç konuşmayı bilmez
elini düğmelerine götürür bir FM bandı açar
oradan şarkılar çalardı
mutlu olduğu zamanların
ve heyecanlı
ve korkulu
ve utangaç olduğu zamanların şarkıları vardı
üzgün olup da canını bir şeye sıkarsa
hemen karıncalı parazitli sesler çıkarır
kendinden utanıp bir köşeye saklanırdı.
Sabahları kalktığı zaman tepesindeki anten
gerçekten de saçmış gibi inat eden
dimdik durur bir türlü inmezdi
bazen arkadaşları arkasından sinsice gelir
antenini bir uçtan öteki uca yatırır kaçar giderlerdi
frekanslarını bozarlardı Radyokafa’nın
kafasını karıştırırlardı
elleri kafasının üstüne yetişemeyen Radyokafa
olduğu yerde kalır ağlayamazdı
karıncalı – parazitli sesler çıkarırdı yine
yine
ve yine…
Sonra bir gün yeni bir kız geldi Radyokafa’nın okuluna
o da farklıydı arkadaşlarından Radyokafa gibi
bu kızın kafası vardı olmasına
hem de Radyokafa’nın gördüğü en güzel kafa
kafası bir kar küresinin içindeydi ama
o yürüdükçe küçük yalandan kar taneleri dolaşırdı yüzünün etrafında
arkadaşları onu da beğenmemişti
adını bile sormadan bir isim takmışlardı ona da
bu kafayla hiçbir zaman sevgilisi olmayacağını
hep yalnız kalıp bir kız kurusu olacağını söylediler ona
‘Kar Kurusu’ koydular adını da
kızcağız ağladı zırladı
sahte yapay karlarını oradan oraya attı
ama arkadaşları susmadı
bu onları daha da alaycı yaptı
Radyokafa olanları anlayamıyor
FM bandından sinirli müzikler çalıyordu
Kar küresinin ardına gizlenmiş o güzel yüzü kimse mi görmüyordu
arkadaşlarına anlatmaya çalıştı
ama anlamadılar
antenini çevirdiler
onu itip kaktılar
Sonra bir gün Kar küresi yanına geldi Radyokafa’nın
ona dedi ki: ‘Ben senden gerçekten çok hoşlandım’
bir anda unutuverdi Radyokafa her şeyi
arkadaşlarının ona kötü davranıp Kar küresine Kar kurusu dediğini
sevinçten havalara uçarak onu camının yanağından öptü
Kar Küresi sahte yapay karlarını sallayarak onun yanında yürüdü
Günlerce birbirlerini çok sevip mutlu oldular
ama bilmiyordu ki Radyokafa her güzel şeyin bir sonu var
bir gün okula geldiğinde arkadaşlarının Kar küresiyle dalga geçtiğini gördü
‘çekilin yoksa karışmam!’ diye aralarına girdi
ama arkadaşları çok fazla ve Radyokafa çok güçsüzdü
birer birer anteniyle oynayıp hepsi onu dövdü
Radyokafa da fazla dayanamayarak yere düştü
parazitli bir kanala ayarladı kendini
bir türlü anlatamıyordu arkadaşlarına derdini
tüm olanları izlerken birisi itti Kar küresini
bütün bir mahalle duydu kırılan camın sesini
arkadaşları dağıldı Radyokafa yanına koştu
Kar küresi kırılmış yerde yatıyordu
havayı bir anda Radyokafa’nın çığlığı doldurdu
Radyokafa o an mutlu olmak için ne yapması gerektiğini biliyordu
Kar küresinin içi su dolu bir parçasını ellerine aldı
ve havaya kaldırdı
parçayı tüm gücüyle suratına çarptı
suyun kafasının içinde akışını hissedebiliyordu
kafasında bir yerlerde bir şeyler bozuluyor
bozuldukça o tuhaflaşıyordu
kafasının içinde bir ses dolaşıp duruyordu
yavaşça Kar küresinin yanına uzandı ve gözlerini kapadı
her yeri parazitli bir ses kaplarken
onun yüzünü bir gülümseme sardı
radyolar, kar küreleri ve tüm diğer güzel şeyler nereye gidiyorsa
onlar da o cennete doğru gidiyorlardı
Mayıs 2011