Küçük ve Alakasız Şeyler

Burayı bir yandan da kişisel bir blog olarak kullanmayı umuyorum; ama gerginlik nasıldır bilirsiniz. Yazmaya değer bir şeyinizin olmadığını düşünürsünüz ve bu yüzden zaman geçer ve zaman geçtikçe daha çok gerilirsiniz; çünkü iki yazınızın arasındaki uzaklık artmaktadır. Bu gerginlikle iyice yazamaz hale gelirsiniz ve zaman yine geçer ve geçer ve geçer. Başıma gelen bu. Ülkenin gündeminde bunca şey olurken ve bunca şey de sürekli değişirken ne onlardan bahsedebildim, ne de kendimden. Kitaptan bahsedemedim; çünkü sürekli kitaptan bahsetmek istemiyorum. İlgimi çeken daha küçük şeylerle ilgili de konuşamadım; çünkü bunlar küçük şeylerdi ve şu ya da bu şekilde alakasız göründüler. Artık buna son veriyorum.

Yaklaşık üç haftadır Ayvalık’tayım. Buna tatil denir mi blmiyorum; çünkü “tatil” sözcüğü “ödül”ü çağrıştırıyor ve bir ödülü hakedecek şekilde yorulduğumu, çalıştığımı düşünmüyorum. Ya da şöyle diyeyim: “Buraya gelmek için bir çaba sarfetmedim.” Dolayısıyla almam gerekenden çok daha az keyif alıyor olabilirim; ama ne yapayım, insan kafasının çalışma şeklini kolay kolay değiştiremiyor. Bir çeşit ikiyüzlülük olabilir; ama bir arkadaşımın düğününe gideceğim İzmir’de birkaç gün geçirmek daha tatil geliyor benim için (ve oraya gitmem gerçekten de çaba gerektirecek).

Devam ediyorum. Son iki aydır George R. R. Martin’in “Buz ve Ateşin Şarkısı” serisini okuyorum. Açıkçası birkaç hafta içerisinde beş kitabı da bitirmek istiyordum; ama araya Barış Bıçakçı, Yekta Kopan, Filiz Özdem, Hakan Günday girdi. Serinin ikinci kitabını daha yeni bitireceğim. Bazı kitapları ister istemez inceler gibi, çalışır gibi okuyorum. Bu git gide daha çok kitapta başıma gelmeye başladı. Şimdi Martin’in kitaplarını okurken sürekli olarak bir dünya yaratmak, geniş kurgular, “plot twist”ler (bu terimin Türkçesini umutsuzca arıyorum) üzerine kafa yoruyorum. Bir yandan da yazacağım bir sonraki şeyle ilgili notlar alıyorum; ama dikkat ederek. Bir kurgunun içerisine bu kadar dalmışken ondan fazla etkilenmem çok olası.

Yazmak istediğim bir uzun metraj film senaryosu var. Aylardır “yazmak istediğim” deyip duruyorum kendime; ama bir türlü başlayamadım. Ne zaman başlarım onu da bilmiyorum; Ekim ayı gelmeden ilk taslağını bitirebilsem çok mutlu olurum.

Ha bu arada, Bilgi Üniversitesi’nde “İletişim Bilimleri” doktorası yapıyorum. Yani başlayacağım. Ekim’de… Bunların yanı sıra beni heyecanlandıran birkaç proje, birkaç fikir, birkaç olasılık daha var; ama konuşmak için hep çok erken. İlerleyen günlerde tek tek hepsinden bahsedebileceğimi umuyorum.

Şimdiden iyi bayramlar,

Orçun.

Reklam

Yazar: Orçun CAN

I write and read and shoot and watch - in reverse order.. // Yazıyorum, okuyorum, çekiyorum, izliyorum.. ama ters sırayla..

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: